29 Nisan 2012 Pazar

Hayat ve Gerçek

Hayat ve Gerçek Anların andacıdır yaşadıgım zamanlar Kalbimin içinde bir sevda meteoru var Belki de hayatta son kez bakışıydı gözleri derinlemesine dalip kalmıştı O çok sevdigi mavi sulara.. Suskun yanlızlığa ağlayan gecede Üç beş martı gelip kondu yanı başına! Kendi yüreğine söz veriyordu Sırlarını denizin dibindeki. Midye kabugumun içine gömecegine! Dağlarında zemheriya inat Bir özlemdi kardelen çiçegi Ki kökünde ___yanlızlığımın derin hıçkırığı vardı, Birde ayaz gecelerde dilimi yakan isyanım.. Demir potalarından arta kalan düş kırıklıkları Param parça yaralı parmaklarda! Çaresizliğimle sulama beni hayat Benim susuzlugum hürriyet ki, sensiz bogulsam sularında ________Yined dudagımda kurur adın! Yüreğinde filizlenen isyanın O şanlı kavgasıydı hayatının gercegi Susmak esir düşmesiydi Hürriyetin Ki başı dik ölmeli! vurguni ozan ________________böylede bilinmeli! O düşünce zaferi içinde hazırdı ölüme.. Abdullah Oral

19 Nisan 2012 Perşembe

Sevda değil mi?






Sevda Değilmi ?

Dost a şifa olur dost’un nefesi
Dostluğu paylaşmak sevda değil mi?
İnsan dır insanın gönül Kabesi
Kırk kapıyı açmak sevda değil mi?

Bülbül gülden uzak gönül yasında
Can kuşu aşk diler her nefesinde
Dost gönül bağında dem sofrasında
Güllerini seçmek sevda değil mi?

Gerçeğe gel durma öyle batında
Bülbül gülü sarmış yar sıfatında
Erenler deminde erler katında
Dost dolusu içmek sevda değil mi?

İmgelerin kalpten kalbe akışı
Bir ömre bedeldir gülün bakışı
Aşkı muhabbetin yürek yakışı
Ateşlerden geçmek sevda değil mi?

Güle aşkla bakmak ibadet derler
Bir sevda yoluna verildi serler
içim kıpır kıpır ellerim terler
Kanatlanıp uçmak sevda değil mi?

Bir sevdaya düştüm göz pınarına
Canan aldı beni sürdü narına
Vurguni ozanım, bir, gülüş uğruna
Bu dünyadan göçmek sevda değil mi?

Abdullah Oral



14 Nisan 2012 Cumartesi



Saklı Düşler

Yine yüreğinin yelkovanı takıldı, koptun benden bu akşam.
Şiirler bile sürgünde benden gittiğin o günden sonra
Yokluğun içimde acıdan arsız ki kararmış kelam dağarcığı
Delilik kanımın renginde benim, iflah olmaz çocuk yanım
Bakışlarının karanfil derinliğini saklı düşlerime. Taşıyorum

Zamanda donukluk eskiyor elerimde sıcaklığın
Kadehlerde eskittim bulutlara sığıntı gençliğimi
Sol yanımda tarifi olmaz, allahsız ağrılar
Yine yol ayrımlarında düşerim, sensizliğin
Yine yokluğunun sapağındayım, kendime. Şaşıyorum

Bana yasak şehirler kuruyorum, emekçi ellerimle sana
Bir bilsen kaç mevsimler eskittim adına
İlk bahar sabahlarımdan eksilmez kahroluşlarım
Kaç mevsim nisan yağmurlarıyla ıslatır bedenimi.
Hiçbir şey yıldıramadı beni ya, ben sensizliğe.. Üşüyorum..

Gönül dağlarımın sellerinde boğulur yüreğim
Bedenimde yaşadıklarımdan arta kalan sızılar
Dağlardan sürüklenmiş koyaklarına da
yuvarlanmış uçurumlarından yarın hayallerim..
Ellerin tutamayacak kadar yorgun yüreğim.. Düşüyorum..

Sensiz kabuslarda boğulurken, bu sokakların
Üzerinde bembeyaz bir gelinlik, sana uyanırım
Sana yürür. yeni şafaklara dağılan düşlerim.
Ki elimde ki nasırda sana kanayan avuntularım!
sancılar içinde geceliyorum ölemiyor.. Yaşıyorum…

Abdullah Oral






Gerçek Üstü Sancılar

Ayrılık akşamlarının külrengi bulutlarına inat!
Zakkumlar, gül bahçesi içinde çiçeklenir..
Ayrılık ki, zamansız, kokusuz ve dumansız,
Nasılda yakar kavurur insanın yüreğini…

Karartılmış bir ufkun Ardına sığınarak
Rüya sapağında inmek için hayatın
Günlerce umut dümenini çevirip dururlar
Yaşam kuytu enginlerine saklanan bedenler.

Karanlığın içinde gölgelerini küçültüp
dağılan saçlarında dilimlenen ışığı
mısra kurşunu,/ şiir kanatlarıyla geçtiler
____________ korku tünellerinden…

pul pul kabaran denizlerde
bakışların ayazında üşürken yürekler
karanlıktan yeni çıkan gözler
Küçük dalgalarla batıp çıktıkça
                          gerçek üstü sancılara!
Gizem sularına bıraktılar kayıp yanlarını..

Abdullah Oral






Dert Heybesi

Umutları yüklenmişsin ya,
Dert heybesinde saklı yürek sızlıarın.
Belkide korkuyorsundur
Anlamsızlığına anlam katılmasından.

Bir ömür kadar kısa yol varılan
Gözsüz kolların, kör bakışlarına yorgun
Her şey bir film şeridi kadar kısa yarına
Yürürsün üzerine senden uzak bir hayatın
Bilmelisinki ölüm yaşamı titreten
­­­­­­________Nefesinden doğmuştur...

Sen bilinmezliğin sapağında beklerken
Düşünülmemişliğin can telaşında
Erişilmez umutlar, gölgelenir üstüne.
Yağmursuz çiçeklerin,
İlk bahar sevdasıdır, köklerinde saklı kalan..

Sıcaklığı yok olmaz, ellerimden ellerinin
Gözlerim gözlerinde renklenir,
Her aşkı bir sonu var sanma,
Aşk yarası şarapnel izi gibi_
Yapışır yüreğinede hatıraya gizlenir,
____Geçmişin, gülümseyen, yüzünde….

Abdullah Oral






Ben Seni Ölümüne Sevdim

Gidişin!
Akan bir damla göyaşıydı gözlerimden süzülen,
Şiirlerin dile geldiği türkülerdi yandığım,
__________O anı yaşadım ardından

Ben seni ölümüne sevdim anlamadın!
_____Yandım nevroz ateşleri gibi de!
Yine küllerimden yaratıp kendimi
_________Ayaklarına secdeye durdum,
Yine anlamadın bu sevdayı, çekip gittin….

Güneşimin önüne geçip,
__Beni ısıtmasına engel olduğun bu aşk,
Bazen boran, bazen fırtına, oldu
Sayıklamalarımı da alıp götürdün benden.

Sen bu aşkı farketmedip_
_____Hisettinmi benim kadar,
Yaşadınmı iliklerine kadar tiril tiril titreyerek
Ben ne zaman gözlerime dokunsa gözlerin
Yüksek voltaj elektirik akımında kalmış gibiydim!

Ben seni ölümüne sevdim
Sen her zaman;
Kara bulutum oldun yağmurları yağdıran..

Sen yüreğimin kumsalında büyüttüğüm çiçek,
Dalgalar sevişirken kumsal ile
Dudaklarında nemli tuz tadına dokundum.
Ki yandığım andı!. 
Albatrosların can hıraş çığlıklarında, sevmiştim seni….

Masmavi gözlerinin, köpük köpük dalgaları arasında,
                                Ben seni ölümüne sevdim!!!!!!!

Abdullah Oral







Adı Sevda

Ey içimdeki kıvılcımı alevlendiren şey
Şimdi savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara,
Deli yüreğim kanat çırpıyor  sevdana
___________.gözlerimde yine yağmur..

Kelebekler gibi uçarken ilk bulkuşmamızda,
Aşkı kollarınla sunduğum o mutluluk anı,
Şimdi sensizliğe üşümüş dudaklarımda, aşk
­­____________Yokluğunun ateşiyle eridi bitti.

A Oral







Takvim Yaprakları

Ey yüreğimi benden alp kaçıran sevgili,
Benden uzaklaşan her adımımla,
Hhapsettin beni anılar sokağına..

Takvim yaprakları
Sensiz geçen günleri döküyor gözlerime pul pul
Yüreğim artık hiç sahiplenilmeyecek
_______Olmanın burukluğunu yaşarken,
Gözlerinin Gözlerimde bıraktığı izin
Mavi düşleriyle avundu yalnızlığım,

A Oral








Dokunmayın kirpiklerime
Silmeyin hüzün yaşlarımı!!
Bırakın gözlerim kanasın sessizce!
Varsın  eritsin yüreğimi yokluğunun volkanı ....


Sevda Ateşi

Yokluğunda bedenimi ölum kokan alevler sarıyor
Gelişlerine özlem yağmurları yükleyerek 
Umarsıza can çekişiyor gözlerim..

Ey yüreğim bırak hıçkırığımla boğulsun gece..
Son tebessümlerin izleri yapışıp kalan yanaklarıma..

Yüreğimin titreyen sesine dokunuyor, martı çığlığı,
Acılarım ruhumun süzgecinden geçer iken..
Bırakın hüznün seline tutulsun..
Yüreğimin duvarlarında kırılgan gözyaşlarım!!
-

Yoksun gözlerim karanlığın göğsüne saplandı kaldı..
Çık bir gel, ki ecelim olsun gelişin.
Gözlerin dokunsun icime özgürce.....


A Oral








Çile İpliği

Gözlerinin gizemli aynasında
Saçlarını tarayan gönlümü, nasıl sustururum sensiz
ikinci bahardı, içimde seninle filizlenen,
Görmediğim aşk, sevda çiçekleriydi yeşeren.

Yağmur, yine aynı yerden yağıyor
Hüznü kalbinde saklayan sevda bulutlarından
Şimdi dilimde içime dokunan sitemler
Gözlerinden dökülen pırlantalar kuşatır sokakları...

Çile ipliğiyle örülmeyl bekleyen yaşam ellerimde
Yüreğim pişmanlık tezgâhında dokuyor, aşkı
Sineye çekilen acılarla, gecenin duvarına!
Camlarına titrek damlalar düşüyor odamın!
________________Ben sensizliğe üşüyorum!...

A Oral













Susma Haykır

Susma artık konuş, ömrümce sustun.
Ellerimde zincir olma bu sene
Dur yeter kanayan yerime bastın
Zulmü kendine hak bilme bu sene

Nasırlı ellere nedir eziyet.
Kelepçe yürekte kötü vaziyet
Kalmadımı sende hiçbir haysiyet
Dikil dikleş gayrı ölme bu sene.

Sen emekçi aşkın yanık sevdasın
Bu kavgada bitmez sanık sevdasın
Yoksulun içine dönük sevdasın
Umudu rüzgara salma bu sene..

Sen dağlardan çoşan o büyük selsin
Susma haykır gayrı rüzgarsın yel sin
Bilekte zincirin bir dile gelsin
Serefsize secde kılma bu sene..

Sen gözümün nuru, yürek isyanım
Sen yoksun alanda dökülür kanım
Sensiz köpeklere yem bu bedenim
Kardelen ol dik dur yılma bu sene.

Vurguıni ozanım susanlar ölür
Susma can yoldaşım susma ne olur.
Gerçekten isteyen hakkını alır
Susarsan kapımı çalma bu sene…

A Oral









Ayrılığa Dair

Seni benden alıp nereye böyle
Gönl bahçıvanın  çiçeklerinden yoksun ne yapar
yüreğimden gayrı ırmak akamıyor, kaynağı kuru
Sen gidersen gözlerimde umutur gayrı bakmayı
Bir başıma yalnız yıkamam sensiz  yalnızlığın duvarını...

Hep böyle mi kalacak varlığınla yokluğun savaşı
Ya kazanan kim olacak bu savaşta yoklar onlar öyle mi

Şikayet etmedim hiçbir zaman bekleyip durdum,
Yanımda olsaydın keşke, dertler üstüme gelseydi,
Acılara birlikte göğüs gerseydik hep sevseydik,

Ne uzanan bir el kaldı elime
_____Nede gözlerime iz bırakacak iki göz,
Gayrı sensiz kimseler erişemez yorgun yüreğime
Sensizliğin boşluğu sensiz nasıl yaşam dolsun,

Gidişin sonbahar gibi hüzün getirdi evime
Ömür kara kışa giriyor ikinci bahar zor bu gidişle,
Dünlerde kaybettim yüreğimi, yarınlar yok şimdi….

Ama sen varsın!
Seni benden ne kadar uzaklara götürsende
İçimdeki seni asla söküp alamazsın yüreğimden
Hala dudaklarımda nefesini izi var.
                                    Dilimde teninin tuzu..

Yüreğinin ıssız kumsalında olmak vardı bir başıma,
Sarhoş zamanların aykırı sevdasını yaşamak.
Bir damla sevgiye muhtaçtı yüreğimle,
özlemleri gönlümde barındıran gülüşlerinden
                               Öpmek vardı şimdi ama yoksun….

Abdullah Oral













NOTLAR

Bu gece sana geldim sende yanmaya
ben yok oldum,hırçın taşkın sellerde
Kelimeler dökülür,dudaktan kalbe

_____________
Gün doğumuyla yanlızlığımın, gece nöbeti bitecek
Dinecek yüregimde, kopan fırtınaların, çığlığı
İçimdeki azgin dalgalar dindi, deniz sütliman
Güneşin doğusunu seyretmeye gidiyorudum!
_____________ Batışına esir düştüm…

__________________
Hoyrat mırıldanışlar yoruyor şarkıyı...
Artık yeni türküler söylemenin vakti,
Yüreğimizi karadenizin serin sularına bırakır gibi.
Acıların yaşanmışlığına, hiç aldırmadan,
Sanki dün hiç olmamış,
Yarına umudu yüklemenin zamanı geldi gibi…

Abdullah Oral











çimde bir çocuk var, durmadan konuşuyor, sus diyorum anlamıyor
Susmak aykırımdır diyor, inadına konuşuyor sanki dinleyeni varmış gibi..
Neden diyorum ___Sustuğum gün öldüm bil diyor….



















 Her Şey Param Parça

Girdabına kendimi bıraktığım anılar
Kayıp geçmişimden nefesini bulma çabasında.
Sevda
  Küflü bir gençliğin
    Son nefesinden kalan yürek sızısı
Can! tene sığamayacak kadar sıradışı bir emanet...

Çerçevesi kırık ayna gibi gönül evim_
Ne yana çevirsem başımı, her şey param parça
Dağılmış ortalığa_
İmamenin dibinden kırık, ya sabır tesbihi…

Zaman yılın en uzun gecesi takılı kaldı
Akrep yorgun  adımlarla devam ediyor yoluna
Bizim varoşlarda papatyalar bile, siyah açıyor,

Soluk bir yüzden saklayabildiğim direncim
Hala kendi halinde bileniyor içimde cesaretle
Yarım hafızamla biriktirebildiğim ne varsa,
__________Ganimetten, sayılıyor bu gece

Dilimde notası yarım kalmış şarkılar
                    kendini yüreğini dişleyerek
                             Yırtıyor karanlığı,                            
Şaşkın dudaklarımda avare türküler ıslanır şimdi.

Cemrelerin düştü toprağın ısınmasını beklerken
                                           üşümüş yüzler.
Yarınlarına gelecek baharın müjdecisi
________Şimdi eyvallahla ısmarlanmış, umut

Ayın şavkı avcumun içinde ki nasırları gösterirken,
Saçlarımda ki yıldızları topluyorum bu gece,
Bozguna uğramış yeminler dilimi dişlerken…






Abdullah Oral